26 Ekim 2012 Cuma

1990-2000 arası I.E.T.T


   Eminim 90 doğumlu herkesin hafızasında Macar Otobüsleri büyük bir yer kaplar.Gerek o ağır gürültülü motor sesi, gerekse de yolcu binmeden ısınamaması.Herkesin hafızasında bir yer kaplamıştır.
   Macar otobüsleriyle başlayan lise maceralarımın ilk yılı derinden sarsıcı(üşütücü) geçti.Oturacak yer bulmak aşkına erkenden çıktığınız durakta üşümeniz mi dersiniz yoksa bindiğinzde aracın tüm koltuklarının soğuk ve şoförün de nerdeyse şapka takacağı gerçeğiyle yüzleşmenize mi yanarsınız ama herşeye rağmen ayaktaki yolcuların binmesiyle beraber ısınan otobüs adeta yuva gibidir.Motor sesi evli erkekler için birer kadın dırdırını hissettirir ve evlerindeki kadar rahat uyurlar.Biz öğrencilerde ergenliğin verdiği bir etkiyle yükses sesle müzik dinler ve kimseyi rahatsız edemeyiz; çünkü bunu otobüs motoru çoktan halletmiştir.Hele Şişhane yokuşunu çıkamamaları ve körüklülerinin muhakkak lastiğinin patlamalarıyla ünlenmiş otobüslerde ilk kez hayata böyle atılırsınız işte.
   Ardından yıllar ilerler bir tv dizisinde Almanyadaki abimiz yeşil otobüslerin garajında işçidir.Vay arkadaş ne zengin bir marka dersiniz, üzülürsünüz ama bir süre sonra o otobüsler artık burdadır.Metro gibi ses çıkaran kaygan koltukları olan ama sıcacık kaloriferi ile cennet gibidir.Şoför abinin karizmasından geçilmez, boru mu otomatik vites kullanıyordur artık.İstese alamayacağı sürüş konforuna kavuşur.Yetinilmez birde bu araçların bazısına klima takılır.Özel sosyetik hatlarda da olsa denemek için oralara gider otobüse binersiniz.Sonuçta aktarmanın bedava, aylık akbilinde sınırsız olduğu yıllardır.
   Yaşadığımız sevinçler bitmemiştir artık vapur keyfinin yanına İDO adındaki uçan tekne de eklenmiştir.İstanbul-Armutlu seferlerini jet hızıyla yaparız ama malesef depremin etkisiyle bu araçlarda cenazelerin de taşındığını görürüz ve çocukluğumuzun en ağır tramvasını böyle yaşarken bizleri hayattan izole etmeyen anne ve babalarımız sayesinde ölümün gerçekliği ile birlikte paylaşmanın ve vicdanın önemini kavrarız.
   Artık lise yıllarına dönersek 90'lardaki her çocuğun liseden mezun olmadan önce gördüğü en son sevinç dolu düş yepyeni 2.kuşak yeşil otobüslerimizdir.Son derece kaliteli kliması olan ve çizilse dahi şoföründen hesap sorunan teknoloji harikası engelli dostu araçlar gelmiştir ama bizim kaldırımlarımız ve duraklarımız buna hazır değildir.Tabi toplumsal olarak da hazır değilizdir.Koltuk sayısının azlığı ve klimanın heyecanı ile zaten tek sıra olamayan ergenler iyice karga tulumba araca binmeye çabalarız.Arkadaşlarla toplanıp taksime giderken klimalı otobüse bincez diye az mı Eminönü-Kurtuluş hattını işgal ettik :) Hem boş hat hemde Kabataş üstünden gezintiyle kaç otobüs böyle bir konfor sağlarki ?
   Birden seçim zamanı yaklaşır herkesin bir projesi vardır ama birileri daha hızlı davraır ve tüm öğrencilerle işçiler METROBÜS ile tanışır.Aman Ya Rabb o nasıl bir alettir.Tekerlekleri 360 derece dönecek denilir, kendi yolu ve trafiksizliği ünlenir.Anam o da nedir ? Bildiğimiz klimalı yeşillerimizin körüklüleri metrobüs olmuştur.Şaşırız, üzülürüz ama hayret etmeyiz sonrasında yeni yepyeni metrobüsler getirilir.Hatta o kadar özümserizki altında bir sebep ararız sonunda da anlarız arkasında şark köşesi vardır.Büyüklerimiz farkeder ve son nesil en uzun en konforlu metrobüslerimizin şark köşesi muazzam geniştir.Hatta çocukların duvarda oturmayı sevdiğini bildikleri için lastik çıkıntıları duvar gibi yapılır ve bizler mutlulukla orda oturmayı koltuğa yeğleriz.
   Artık yıl 2012 olur akbilin zirve fiyata ulaştığı aylığın 200 basım olduğu gerçeğini kabullendiğimiz ve dilim varmasa elim basmasa da aktarmanın ücretli olduğu metrobüsünse taksi fiyatıyla yarıştığı zamanda eflatun otobüslerimz gelir halk otobüslerinin aksine muavinsiz ve kibar şoförlerle karşılaştığımız klimalı, otomatk vites ve tabiki oturak sayısının minimum olduğu icattır.Daha ne olabilirki deyip rahatımıza bakarken muavinler yok olur gider o arkadaki boşluğu artık kim görecek derken şoför abiler özel bir eğitimle boş yeri görebilme kaabiliyetine kavuşurlar.

   Derken yepyeni metro ve tramvay projeleriyle şaşırır hayret eder.Hatta geçmişteki otobüsleri anımsar duygulanırız.Sonra oturur baba ve annemizle konuşur ve troleybus denen elektrikli otobüsleri öğrenir ve nostaljik tramvayın aslında ulaştırmaya yaradığını anlar ve daha eski ne kadarına dönebilir diye düşünürüz.

Günün anlam ve önemine de binaen Hepimizin Kurban Bayramı nice mutlu günler gördüğümüz ve kardeşliğin paylaşmanın farkına vardığımız günleri başlatması dileğiyle diyor ve iyi tatiller diliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder